Investing.com – “Geçen hafta Atlantik’in her iki yakasında piyasaları sarsan bankacılık sorunları, 1980’lerin başından bu yana en hızlı faiz artışlarının son serpintisidir.” BlackRock (NYSE:BLK) son haftalık piyasa raporunda bu kadar açık sözlüydü.
“Finansal çatlaklar” ortaya çıktığında, grafikteki pembe çizginin de gösterdiği gibi, piyasanın nihai faiz oranlarına dair beklentileri düştü.
“Bunun nedeni, merkez bankalarının geçmişte olduğu gibi imdada yetişip faiz oranlarını düşüreceği beklentisi. Bu eski bir taktik ve artık işe yaramıyor. Merkez bankaları inatla yüksek seyreden enflasyonla mücadele etmeye devam etmeli ve finansal istikrarı korumak için başka araçlar kullanmalıdır.”
“Örnek: Avrupa Merkez Bankası geçen hafta faiz oranlarını %0,5 oranında artırdı. Fed’in de bu hafta faiz artırımı yapmasını bekliyoruz. Sonuç: Yatırımcıların yeni bir yatırım stratejisine ve bu yeni piyasa rejiminde çevik kalmaya ihtiyaçları var” diyor BlackRock.
“Piyasaları sarsan bankacılık stresleri çok farklı, ancak ortak noktaları, piyasaların artık banka kırılganlıklarına yüksek faiz oranları merceğinden bakıyor olması.” Bununla birlikte, 2008 küresel mali krizinin bir tekrarını beklemiyoruz.”
Analistlere göre, son zamanlarda ortaya çıkan bazı sorunlar bir süredir biliniyordu ve bankacılık düzenlemeleri artık çok daha sıkı. Bunun yerine, bu önceden haber verilmiş bir resesyondur. “Neden? Merkez bankalarının enflasyonu düşürebilmelerinin tek yolu faiz oranlarını ekonomiye zarar verecek kadar yükseltmekti. Son finansal çatlaklar muhtemelen kredileri kısıtlayacak, güveni zedeleyecek ve nihayetinde büyümeye zarar verecektir.” diyor BlackRock.
Bu durum yatırım için ne anlama geliyor?
BlackRock üç faktörün altını çiziyor:
- “İlk olarak, hisse senetlerinde düşük ağırlıkta kalmaya devam ediyoruz ve kredi notumuzu nötre düşürüyoruz. Risk varlıklarının resesyonda olmadığına inanıyoruz. Bu nedenle, altı ila 12 aylık taktiksel bir ufukta gelişmekte olan piyasa hisse senetlerinde düşük ağırlıkta kalmaya devam ediyoruz. Sektördeki sorunların bir sonucu olarak banka kredilerinde azalma bekliyoruz. Resesyonun artık daha fazla kredi sıkılaşmasına dönüşmesi muhtemeldir. Buna bağlı olarak, genel kredi görüşümüzü nötr seviyeye indiriyor, yatırım yapılabilir seviyeyi (IG) nötr seviyeye ve yüksek getiriyi düşük ağırlığa düşürüyoruz.
- “İkinci olarak, kısa vadeli devlet tahvillerinde ağırlık artırıyoruz. Bu resesyonun farklı olacağını düşünüyoruz. Merkez bankaları faizleri düşürerek büyümeyi canlandırmaya çalışmayacak. Bunun nedeni kalıcı enflasyondur. Başlıca merkez bankalarının enflasyonla mücadelelerini bankacılık sistemini desteklemek için alınan önlemlerden ayıracaklarına inanıyoruz. ECB geçtiğimiz hafta, piyasalar kararlılığından şüphe duymaya başlasa da, faiz oranlarını ilk açıkladığı gibi artırarak bunu yaptı. Fed’in de bu hafta faizleri artırırken benzer bir yaklaşım sergilemesini bekliyoruz. Geçen hafta açıklanan ABD TÜFE verisi, çekirdek enflasyonun Fed’in hedeflediği seviyeye düşme yolunda olmadığını teyit etti. Dolayısıyla, iki yıllık ve diğer kısa vadeli faiz oranlarında son dönemde yaşanan keskin düşüşün tersine döndüğünü görebiliriz.”
- “Üçüncü olarak, gelişmekte olan piyasa varlıklarını tercih ediyoruz. Piyasalar gelişmiş ülkelerdeki çalkantılara odaklanmış durumda. Radarın altında, Covid kısıtlamalarının ardından Asya’daki ekonomik canlanmanın güçlü olduğu doğrulandı. Buna ek olarak, Çin’in para politikası, ülkenin gelişmiş ekonomilere kıyasla düşük enflasyona sahip olması nedeniyle destekleyici. Bizim görüşümüze göre, bu durum gelişmekte olan piyasa varlıklarına fayda sağlayacaktır. Bu doğrultuda, GOÜ hisse senetlerine yönelik göreceli tercihimizi sürdürüyoruz. Ayrıca, gelişmekte olan ülke merkez bankalarının faiz artırım döngüsünün sonuna yaklaşması ve faiz indirimine gitme olasılığı nedeniyle, gelişmekte olan ülke yerel para cinsinden borçlarına ağırlık veriyoruz.
Haber: Laura Sánchez
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli