İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sert eleştiriler yöneltti. 14 Mayıs seçimlerinde iktidara geleceklerini ifade eden Akşener’in Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin taklidini yapması ise salondakileri güldürdü.
“SADECE ERDOĞAN AÇIKLAMA YAPTIĞINDA BELİRİYOR”
Akşener, “Bir Nebati Bakan vardı ne oldu ona? O ışıltılı gözleri gören var mı? Ekonomi perişan, esnaf kan ağlıyorken, kayıp bakan Nemo’nun nerede olduğunu bilen var mı? Kendisi bir tek Sayın Erdoğan’ın basın açıklaması olduğunda bir anda beliriveriyor.” ifadelerini kullandı. Akşener’in o anlarda Nebati’nin taklidini yapması da dikkatlerden kaçmadı.
NE OLMUŞTU?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay deprem bölgesi Şanlıurfa’yı ziyaret edip burada açıklamada bulunmuştu. Bakan Nebati ile Binali Yıldırım’ın o anlarda yer bulma telaşı ve Erdoğan’ın dönüp bakması kameralara yansımıştı.
Akşener’in grup toplantısındaki açıklamalarından satır başları:
“Türk siyasetinde eşi benzeri görülmemiş bu ucube döneme son vermek için milletçe yapacağımız kritik bir seçim var. Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin koşulsuz teminatı. için hayati bir adım var. Ya millet iradesini yeniden hakim kılacağız ya da Saray’ın büyüyen gölgesinde kaybolup gideceğiz. Ya 85 milyonun refahı seçeceğiz ya da yandaşların rant düzenine yol vereceğiz. Ya güç hırsından yolunu kaybetmiş birinin ihtiraslarına teslim olacağız ya da millet olarak istibdadın karşısında yaşasın hürriyet diye haykıracağız. 45 gün sonra milletimiz en doğru kararı verecek.
“ATANMIŞ BAKANLARINI VEKİL YAPMA TELAŞINDA”
Bir tarafta seçim kazanmak uğruna kadına şiddeti, ölümü, tecavüzü reva görenler var; diğer tarafta kadınların, gençlerin, çocukların haklarını koruyup hukukunu iyileştirmek isteyenler var. Bir tarafta Atatürkümüze, Cumhuriyet değerlerimize gıcık olanlar var, diğer tarafta 10 Kasım’da hüzünlenenler var. Bir tarafta her alanda ülkemizi krizler yumağına sokan beceriksizler var, diğer tarafta bilimin ışığında krizleri çözmeye talip olan liyakatli kadrolar var. Bir tarafta başkentin göbeğinde yaşanan alçak bir cinayete, Sinan Ateş’in katillerin göz yumanlar var, diğer tarafta Sinan Ateş’i unutturmayacak, katillerinden hesap soracak olanlar var. Millet İttifakı’nı bakanlık dağıtmakla suçlayanlar, atanmış bakanlarını vekil yapma telaşındalar. Seçimi kaybedeceklerini fark edenler milletvekili olma peşindeler. Atanmış bakanlar, devletin gücü ile seçime girip buna adil ve dürüst bir seçim mi diyecekler? Devletin kaynaklarını kullanıp buna demokrasi mi diyecekler? Madem tüm kabine üyeleri vekil adayı olmaya karar verdiler, istifa etsinler; görelim çapları neymiş!
“SEÇİME 6 AY KALA EMEKLİLERİ HATIRLADILAR”
Bay kriz ve arkadaşlarının yaşadığı paniğin bir başka yansımasını da son dönemki vaatleri ve icraatlarında da görüyoruz. İlk 4,5 yılında yapamadıklarını şimdi yapmaya başladılar. Sadece kendilerine çalıştılar, seçime aylar kala nedense milletimizi hatırlamaya başladılar. Seçime 6 ay kala emeklileri hatırladılar, EYT’li kardeşlerimizi, atanamayan öğretmenlerimizi hatırladılar. Geçtiğimiz hafta emeklilere verilecek bayram ikramiyesi ve maaşları belirlendi. Ancak 7500 liradan fazla alanların maaşında bir değişiklik yaşanmayacak. Asgari ücretin 8 bin 506 lira olduğu ülkede 7500 lira emekli maaşı vermek hakarettir.
“MİLLETİN İRADESİNİ DİMDİK KARŞINDA GÖRECEKSİN”
Milletimizi, ayın yarısına bile gelmeden, eriyen maaşlar ile, açlığa, yokluğa ve çaresizliğe, mahkûm ettiler. Yandaşları, üç kuruş zarar etti diye, dünyaları yerinden oynattılar; ama milletimizi utanmadan, geçim sıkıntısıyla, borçlarla bir başına bıraktılar. Kendi eşlerini, dostlarını, akrabalarını ihya ettiler; ama bu milletin evlatlarını, ısrarla görmezden geldiler. Artık hesap vakti geldi, çattı, Sayın Erdoğan. 14 Mayıs akşamı, milletimizin gür sesini, iliklerine kadar hissedeceksin. Görmezden geldiğin millet iradesini, dimdik karşında göreceksin. Neden olduğun, tüm çilelerin hesabını, teker teker, sandıkta vereceksin. Hiç kusura bakma. 5 yılda yapmadığını, son 6 aya sığdırmaya çalışarak, bu hesaptan kaçamazsın. Milletimizin, senin ve beceriksiz arkadaşların için, tuttuğu kabarık defter, 14 Mayıs’ta açılacak. Milletimizin şaşmaz terazisi, seni 14 Mayıs’ta tartacak. O sandık gelecek ve 14 Mayıs’ta, hak yerini bulacak! Hazır ol, artık çok az kaldı.
“AK PARTİ USULÜ TEMEL ATMA TÖRENİ”
Geçtiğimiz hafta, bu iktidarın gerçek yüzünü, çarpıcı bir şekilde ortaya koyan, çok acı bir örnek daha yaşadık. Yıllarca, büyük büyük konuşup; ‘Ben, temel atma törenlerine katılmam, ben biten işin, açılışını yaparım’ diyecek kadar, şişmiş bir egonun, balon gibi öterek sönüşünün, ibretlik vesikasından bahsediyorum. Bu fevkalade parlak, bir o kadar da, cüretkar arkadaşlarımız; boş araziye beton döküp, ‘Hastane temeli atıyoruz’ diye Türkiye’ye yutturmaya kalktılar. Evet yanlış duymadınız. Boş araziye, bir demir kafes koymuşlar. Görseniz, çocuk havuzu kadar. Üstüne de, mikserden beton döktüler. Saray medyasının, köpürteceği kadar da görüntü alıp, servis ettiler. Alın size, AK Parti usulü, temel atma töreni. Güler misin, ağlar mısın? Şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız? Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, şu şuursuzluğa, bir bakar mısınız? Nitekim artık, bu iktidarın, tüm işleri de, aynı bu sahte temel atma töreni gibi…
“21 YILDIR NEREDEYDİNİZ?”
Şimdi de çıkmışlar; ‘Bir yılda, tüm depremzedelere, konutlarını teslim edeceğiz’ diyorlar. Arkadaş, madem bir yılda yapılabiliyordu, 21 yıldır neredeydiniz? Madem bir günde, sadece kamu kuruluşlarından, 90 milyar lira para toplanabiliyordu; 21 yıldır, neden toplamadınız? 21 yıldır, ‘Deprem geliyor’ diye bas bas bağıran, bilim insanlarımızı, neden dinlemediniz? 21 yıldır topladığınız, deprem vergilerini, neden çarçur ettiniz? ‘Bir yılda, 650 bin konut yapacağız’ diyen bir iktidar, 21 yıldır, bunu neden yapamadığını, milletimize anlatmak zorundadır. Bu kadar basit.
“NEDEN BU KADAR RAHATSIZ OLDUN?”
Sen bu ülkeyi, yönettiğini mi sanıyorsun? Ben sana söyleyeyim: sen ülke mülke yönetmiyorsun; sen ihale yönetiyorsun, sen rant yönetiyorsun, sen algı yönetiyorsun. Ama sen devleti yönetemiyorsun. ‘Seçilmiş Cumhurbaşkanı’yım’ diye, kasıla kasıla geziyorsun; ama daha Cumhurbaşkanı gibi davranmayı bile, beceremiyorsun. ‘Kabile ülkesi değil’ diyorsun ama kabile reisi yetkileriyle, devlet yönetmeye kalkıyorsun. Neymiş? Devlet böyle yönetilmezmiş. Neymiş? Belediye Başkanlarının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması yanlışmış. Neymiş? Bu devlet, kabile devleti değilmiş… Yaaa öyle mi Sayın Erdoğan? Hayırdır, neden bu kadar rahatsız oldun? Neden bu kadar korktun? Neden bu kadar çekindin? Günaydın! Biz sana zaten yıllardır, aynı şeyi söylüyoruz. Evet doğrudur; bu devlet, elbette kabile devleti değildir. Ama mesela; Türkiye Cumhuriyeti Devleti senin kabile devleti standartlarına, mecbur da değildir.”
Hata!
Yorumunuz Çok Kısa, Yorum yapabilmek için en az En az 10 karakter gerekli